Eşlerden birinin diğerini öldürmeye teşebbüs etmesi ya da ona fiziksel veya psikolojik eziyette bulunması Medeni Kanun’da boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir.
Hayata kast kavramının içine bir eşin diğerini öldürme yönündeki girişiminin yanı sıra onu kendi hayatına son vermeye teşvik etmesi de girer. Ancak sadece öldürmekle tehdit etmek bu kapsamda değerlendirilmez. Aynı şekilde temyiz kudreti yerinde olmadan veya kaza ya da dalgınlıkla bir eylemde bulunulduysa, bu da hayata kast sebebiyle boşanma davası açma hakkı vermez.
Hayata kast ispatlandığı takdirde hakim boşanma kararını vermek zorundadır. Bu açıdan hayata kast mutlak bir boşanma sebebi olarak nitelendirilir; ayrıca ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediği incelenmez.
Pek kötü veya onur kırıcı davranış, eşe yapılan eziyetler, bedensel veya ruhsal açıdan sağlığını tehlikeye düşürecek davranışlar olarak genellenebilir. Bu kapsamda eşi bir yere hapsetmek, ona ağır hakaretlerde bulunmak, eşe karşı fiziksel güç kullanmak, onu cinsel ilişkiye zorlamak gibi hareketler düşünülebilir. Bu hareketlerin kusurla işlenmiş olması gereklidir. Bu nedenle temyiz kudreti olmayan eşin anılan tipte davranışlarda bulunması bu sebebe dayanarak boşanma davası açmaya imkan tanımaz.
Hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış da bir mutlak boşanma sebebidir. Burada hakimin takdir hakkı yalnızca iddia edilen hakaret ve eylemlerin ağır olup olmadığı noktasındadır. Bunun dışında ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediği araştırılmaz.
Zina sebebinde olduğu gibi burada da affeden tarafın dava hakkı yoktur. Davaya hakkı olan eş, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkını kaybeder.