Çocuklarda sıkça görülen orta kulak iltihabı çoğu zaman fazla ciddiye alınmıyor. Oysa dil gelişimi döneminde yaşanan orta kulak iltihabı konuşma bozukluklarına bile yol açabiliyor.
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Hakan Yenice, halk arasında orta kulak iltihabı olarak bilinen Akut otitis media (AOM)'nın en sık görülen enfeksiyon hastalıklarından biri olduğunu söyledi. Dr. Hakan Yenice, 3 yaşına gelmiş çocukların hemen hemen hepsinin bir kez bu sorunu yaşadığını belirtirken, burada temel sorunun orta kulakta oluşan sıvının değişik sürelerde burada kalmasıyla oluştuğunu dile getirdi.
Orta kulak iltihaplarının sadece bir kulak problemi olarak değerlendirmek yanlış
Odyoloji, Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı, orta kulak iltihaplarının en sık görüldüğü yaşların aynı zamanda dil gelişiminin de en hızlı ilerleme gösterdiği yaşlara denk geldiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklar 18 ay 3 yaş aralığında hem kelime haznelerini önemli ölçüde geliştirirler hem de o dilin kurallarını öğrenirler. Dil gelişimi ve konuşma becerilerinin yaşa uygun bir seyir gösterebilmesi için öncelikli olarak iyi bir işitme olması gerekir. İşitilenler sayesinde çocuk o dili ve o dilin kurallarını öğrenir. Orta kulak iltihabı olması durumunda çocuk kayıp derecesine göre yeterli bir işitmeye sahip olamaz. Çocuk sürekli ses alamaz, arka plandaki seslerle anlamlı sesleri ayırt etme sıkıntı yaşar ve dile dair bilgisi sınırlı kalır. Bu nedenle de alıcı dil ve ifade edici dil becerilerinin gelişiminde sıkıntı ile karşılaşırız.”
Konakçı, benzer şekilde orta kulak iltihabı nedeni ile belli konuşma seslerini duymakta zorluk çeken çocuklarda o sesin üretiminde de ilerleyen dönemlerde sorunlar yaşadığının gözlemlendiğini belirtirken, uzun süreli orta kulak iltihabı olan ve bu süreçte /s/ sesi gibi yüksek frekans özelliği taşıyan bir konuşma sesini yeterli düzeyde duyamayan bir çocuk, bu sesi olması gerekenden farklı üretebildiğini ve bir artikülasyon sorunu ile karşılaşabildiklerini söyledi.
Orta kulak iltihaplarının sadece bir kulak problemi olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu söyleyen Konakçı, çocuğun dil gelişimini, sosyal uyumunu, akademik performansını etkileyen ve işitmedeki yetersizlik nedeni ile davranış problemleri ile sonuçlanabilen önemli bir sorun olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.