Geçen gün evimizin herşeyi diye tabir edilen mağazada geziyordum... Birden kapaklı şeffaf plastik bir saklama kabı gördüm... Üstelik ısıya dayanıklıydı... Fırın içinde de kullanılabiliyordu... Elime aldım... Resmen büyülendim... Daha üzerine fiyatını bile koymamışlardı... Hemen görevliyi bulup fiyatını sordum... 10 ytl... Elime aldım... Kasaya doğru yürümeye başladım... O esnada içimki ses bana “HAYIR onu almamalısın... Plastik o... Çok zararlı... Üstelik sıcak yiyecekler koyacaksın ve daha da zararlı hale gelecek...” diyordu. Yavaş yavaş kasaya doğru yürüdüm.
Kafamın içinde televizyonda kanser üzerine konuşmalar yapan çok ünlü bir profesörün söylediklerinden ilk belki de tek aklımda kalan cümle “ Bütün petrol ürünleri kanserojendir. Plastikler özellikle Şeytanın dışkısı olarak adlandırılıyor.” cümlesi dönüyordu. Ama ben o kabı istiyordum....
Sonra 3 yaşında ki oğlum geldi aklıma... Annemler bize geldiklerinde anneannesini uyarışı... Plastik mikili bardağının içine anneannesi ılık süt koymuş ve Meteye uzatmış. Mete “ Babam kızıyor” demiş... Yanımıza geldiler.. Özhan ki kendisi evimizin bir numaralı plastik düşmanı kişisi... Anneme durumu açıkladı... Meteye cam bardağa yeni süt kondu, sorun çözüldü...
Elimde ürünle halen yürüyordum... Sonra plastik bir saklama kabına 10 ytl verme fikri hoşuma gitmemeye başladı...
Kasaya vardığımda elimde ki ürünü bıraktım... Aldığım diğer ürünlerin parasını ödedim... Doğruca yan tarafta ki markete gidip kendime 2 adet cam mutfak ürünü aldım...
Tabi ki hayatımızdan çıkartamayız... Ama en azından dikkatli kullanalım... Tercih şansımız olduğunda büyüsüne kapılmayalım...
Bu hafta bir ara ne zamandır poğaça pişirmiyorum, sürekli kek, kurabiye pişiriyorum diye içimden geçirmiştim.
Tesadüfe bak ki Yiyorum Büyüyorum kitabının ve portalının yazarı Zümrüt hanım facebook da bir poğaça tarifi paylaştı... Hem de mayasız bir tarif... Hemen dikkatimi çekti... Denedim... Bayıldık...
Tarife o kadar çok güvendim ki tadına bile bakmadan sıcak sıcak fırından çıkar çıkmaz karşı komşuma da götürdüm.
Eğer bu Cuma günü kar tatili olmasaydı Metenin okuluna götürmek için kıymalısını yapacaktım. Yapmadım lakin aklım da kaldığı için Cumartesi kahvaltı için hazırlamayı düşünüyorum.
Şiddetle denemenizi tavsiye ediyorum... Hem pratik... Hem çok çabuk pişiyor... Hem de leziz...
-
75 gr. eritilmiş tereyağı,
-
1 yemek kaşıgı sızma zeytinyağı,
-
1 yumurta akı,
-
1 su bardağı yoğurt,
-
1/2 tatlı kaşığı toz şeker iyice katıştırılacak.
-
2 su bardağı un,
-
1 tatlı kaşığı karbonat,
-
1/2 tatlı kaşığı tuz eklenip güzelcene yoğurulacak...
-
İstediğiniz şekil verilip, tercih ettiğiniz harçla doldurulacak.
-
Üzerlerine süt ile hafifçe sulandırılmış yumurta sarısı sürülecek,
-
Susam veya haşhaş serpiştirilip 150 derece fırında kabarıp kızarana kadar pişirilecek.
-
Poğaçanın tereyağı miktarini 100 gr.'a kadar arttırabilirsiniz,
-
ya da tereyağını aynı tutup zeytinyağını 2-3 kaşık yapın.
-
Mevcut tarifle eller yağlanmıyor, bu ne demek? Yağlı hamur işi sevene bu tarif pek yalın gelebilir demek. Ama çocuklara pişirdiğimizi unutmayalım.... diyor Zümrüt hanım...
Ben yarım ölçü yaptım. 1 su bardağı un biraz az geldi. Önce 1 tepeleme çorba kaşığı daha un ekledim, sonra yarım kaşık daha yani yaklaşık 2 yemek kaşığı un eklemiş oldum ele yapışmayan hamur elde etmek için ve 50 gr tereyağ kullandım.
İçini de yarım haşlanmış patetes ve ezine peynir ile hazırladım.
-
Zümrüt hanım "az miktar yağını arttırabilirsiniz, mesela 2 yemek kaşığı zeytin yağ, bir ekstra kaşığı kaldırır”,
-
Un miktarını 1-2 kaşık azaltıp yerine buğday nişastasıyla da deneyin" tavsiyesinde de bulundu bu sefer nişastalı yapacağım.
Bir sonra ki denememi tam buğday unuyla ve kıymalı içle yapacağım dediğimde...
-
Hepsi tam buğday olursa daha az kabarır ama şüphesiz daha sağlıklı. Rende soğan, ince rende havuç ve kıyma sotesi süper olur.
-
Hafif tatlımsı... Soğan yerine incecik kıyılmış pırasa da olur, yani pirasa, havuç ve kıyma... Çocuklar beni terlikle kovalayacak... diye de belirtti.
Son cümle çok hoşuma gitti...
Az önce pırasa, havuç ve kıymayı tereyağ + zeytinyağın da kavurdum... Sabah için hazırladım...
Birde son günlerde Mete de bir meyve video sevdasıdır gidiyor...
Şekilli hazırladığım meyve tabaklarını afiyetle yiyiyor... Eğer o gün hazırlamadıysam beni uyarıyor...
Mete: Aaa... bugün meyve video yapmadık....
Tabağın adıda izlediği videolardan sonra böyle kaldı...
Lakin aynı tabak kahvaltı yada ana öğün için hazırlanırsa sadece seyirlik oluyor...
Kurban bayramın da Ankaradan dönerken Bolu civarlarında yol kenarında ki bir Avm ye girmiştik... Orada yöresel ürünler satan bir dükkan ve içinde pembe pembe bir tarhana dikkatimi çekti... Adı: Kızılcık Tarhana
Denedim... Kararsızım...
Rengine vuruldum o ayrı...
Ağzınızın tadının yerinde olduğu bir hafta dileklerimle....