Büyüme ve gelişme sıklıkla aynı anlamda kullanılan sözcüklerdir. Oysa ifade edilen biyolojik özellikler farklıdır. Büyüme, vücut kütlesinin artışıdır. Çocuğun vücut ölçülerinde zaman içinde ortaya çıkan değişikliklerle ifade edilir. Bu nedenle büyümenin izlenmesi amacıyla sıklıkla vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılır. Gelişme ise, bebeğin daha önce sahip olmadığı pek çok biyolojik fonksiyonu kazanmasıdır. Gülümsemesi, diş çıkartması, destekli ve daha sonra desteksiz oturması, pürtüklü yiyecekleri yutmayı, benzer şekilde çiğnemeyi öğrenmesi, emeklemesi, yürümesi gibi daha önceden yapamadığı pek çok şeyi yapabilir hale gelmesi geliştiğini gösterir. Çocukluk yaş grubunu belirleyen en önemli fizyolojik özellikler büyüme ve gelişmedir. Büyüme ve gelişme bebek anne karnında iken başlar ve doğumdan sonra da erişkin yaş grubuna kadar devam eder. Erişkinlerde büyüme ve gelişme artık durmuştur.
Büyüme üzerinde etkili olan çevre faktörleri de çok çeşitlidir. Çevre faktörlerinin bir kısmı büyümeyi anne karnında bir kısmı ise hem anne karnında hem de doğduktan sonra etkiler. Örnek olarak annenin sigara içmesi verilebilir. Gebeliğinde sigara içen annelerin bebekleri daha düşük kilolu olarak dünyaya gelirler. Bu örnekte annenin sigara içmesi bir çevre faktörü olup, bebeğin büyümesini anne karnında etkilemiştir. Beslenme de çok önemli bir çevre faktörüdür. Bebek, anne karnında annesi tarafından beslenir. Bu nedenle bebeğin anne karnında beslenmesini olumsuz etkileyen çok özel durumlar dışında her bebek üç kiloya yakın olarak dünyaya gelir. Örneğin, annede ağır bir kalp hastalığı varsa, bebeğin anne karnındaki beslenmesi olumsuz etkilenir ve büyümesi geri kalır. Anne karnında etkili olan bu çevre faktörü, bebek doğduktan sonra ortadan kalkacağı için, bebeğin doğumdan sonra normal koşullarda büyümesi beklenir.
Çevre faktörlerinin en önemlilerini, 1.) Beslenme, 2.) Ateşli hastalıklar (enfeksiyonlar), 3.) Karaciğer, böbrek ve kalp hastalıkları gibi uzun süreli hastalıklar (kronik hastalıklar), 4.) Hormon hastalıkları olmak üzere, basitleştirerek gruplandırmak mümkündür. Hayatın ilk beş yılı içinde büyümeyi sağlayan en önemli etken, beslenmedir. İyi beslenemeyen bebek iyi büyüyemez. Ama, bebek sık sık ateşli hastalık geçirirse, sık sık ishal olursa veya bebekte ağır kalp hastalığı varsa bebek iyi beslense bile sağlıklı büyüyemez; normal büyümesini gerçekleştiremez. Benzer şekilde bebekte büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen bir hormon hastalığı olduğu durumda da bebek çok iyi beslense bile, bebeğin büyümesi geri kalabilir.
Bebekler dünyaya geldiklerinde değişik nedenlerle farklı vücut ağırlıklarında olabilirler. Önemli olan doğduktan sonra gösterdikleri büyümenin yeterli olup olmamasıdır. Bunu da gösteren en güzel araç, büyüme eğrisidir. Bir bebek dünyaya geldiğinde normal doğum ağırlığı aralığında (erkekler için: 2500 - 4150 gr; kızlar için: 2360 - 3810 gr) olmayabilir. Normalden daha küçük doğan bebek, eğer daha sonraki aylarda büyümesini hep “5 pörsentil” eğrisinin altında ama bu eğriye paralel olarak sürdürmüş ise, bebeğin genetik potansiyeline uygun olarak büyüdüğü söylenebilir. Ancak, bebek mutlaka hekim kontrolünden geçmiş olmalıdır...
Büyüme Geriliği Nedenleri
1.Beslenme: Hayatın ilk beş yılı içinde büyümeyi sağlayan en önemli etken, beslenmedir. Büyüme geriliği varlığında çocuğun günlük enerji ve protein başta olmak üzere ihtiyacı olan bütün besinleri karşılanıp karşılanmadığı önemlidir. Eğer çocuk değişik nedenlerle günlük besin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa büyüyemez. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. En önemli neden de iştahsızlıktır. Diğer taraftan beslenme becerileri yeteri kadar gelişememiş çocuklarda da yetersiz ağızdan beslenme ve buna bağlı büyüme geriliği ortaya çıkar.
2.Sık tekrarlayan akut hastalıklar/kronik hastalıklar: Eğer çocuk günlük besin ihtiyaçlarını karşılıyorsa bunu karşılamaya yetecek kadar besin tüketiyor ama büyüyemiyorsa başta emilim bozuklukları olmak üzere besin ihtiyacını arttıran kronik hastalıkların veya sık tekrarlayan akut hastalıkların varlığı söz konusu olur. Bebek sık sık ateşli hastalık geçirirse, sık sık ishal olursa veya bebekte ağır kalp, böbrek veya karaciğer hastalığı varsa bebek iyi beslense bile sağlıklı büyüyemez; normal büyümesini gerçekleştiremez. Çünkü geçirilen hastalıklar sırasında çocuğun besin ihtiyaçları artar. Bu artan ihtiyaç, hastalığın cinsi, ağırlığı ve süresi ile ilgili olarak farklılık ve değişkenlik gösterir. Ancak burada önemli olan, hastalık dönemlerinde çocuğun, hastalığı nedeniyle artmış ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığıdır. Eğer hasta olduğu dönemlerde çocuğun artan besin ihtiyaçları karşılanmışsa, çocuk normal olarak büyür. Ancak bunu başarmak her zaman kolay değildir. Ayrıca, çocuklar hasta olduklarında iştahları azalır. Bu durum, ateşli hastalıklarda daha belirgindir. Çocuk geçici bir süre ağızdan beslenmeye karşı isteksizlik yaşar. Doğal olarak çocuğun aldığı besin miktarı azalır. Bazı hastalıklarda ise, hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan bir nedenle bebekler isteseler bile fazla yiyemezler. Örneğin, bebek nezle olduğunda, hem ateşi yükseldiği için iştahsızdır hem de burun tıkanıklığı rahat yemek yemesine engel olur. Bebek daha kolay yorulur ve beslenmeyi bırakır. Daha ağır hastalıkların seyrinde ise çocuk, hastalığına bağlı olarak kısa veya uzun bir süre ağızdan hiç beslenemeyebilir. Doğal olarak bebek artan ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi, normal beslenmesini de sürdüremez.
3.Emilim bozuklukları: Ancak bağırsaklarda emilim bozukluğuna yol açan bazı hastalıklar vardır. Bu hastalıklarda çocuklar, günde üçten fazla sayıda, bol miktarda, yumuşak, şekilsiz ve pis kokulu kaka yaparlar. Bu durumda bebek, büyümesi için gerekli besinleri yeteri kadar sindirip bağırsaklardan ememez. Yiyeceklerle alınan yağ, şeker ve daha az sıklıkla da proteinler dışkıyla dışarı atılır. Emilim bozukluğuna bağlı olarak dışkıda yağ artarsa, dışkı bebeğin bezinden kolayca temizlenmez. Oysaki emilim bozukluğu olmadığı durumda, dışkı bezden kolay temizlenir. Mektupta belirtilen genelleme bu nedenle doğrudur. Eğer dışkıyla şeker atılımı artmış ise, bu durumda da, dışkı genellikle asit özellikte olur ve bebeğin poposun da kısa zaman içinde pişikler oluşturur. Emilim bozukluğu olduğu durumda bebek, yeteri kadar beslense de, bağırsaklardan yeterli besin ememediği için, büyümesi olumsuz etkilenir. Önemli bir durumdur. Emilim bozukluğuna yol açan hastalığın belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir... Bazı hastalıklarda ise, kusma çok belirgindir. Kusan bebek, aldığı besin maddelerini kullanamadan dışarı atar. İshalde de benzer durum olur. Burada açıklanmaya çalışılan bütün bu olaylar, hastalıkların seyrinde değişik derecelerde birlikte etkili olurlar. Neticede çocuğun besin alım ve besin ihtiyaç dengesi ileri derecede bozulur. Büyüme geri kalır.
4.Hormon eksiklikleri: Yapılan araştırmalar sonucunda çocuğun yeterli beslendiği ortaya konmuşsa ve kronik hastalığı da yoksa büyüme üzerine etkili olduğu bilinen hormon hastalıkları araştırılmalıdır. Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen bir hormon hastalığı olduğu durumda da bebek çok iyi beslense bile, bebeğin büyümesi geri kalabilir.
Büyüme Geriliğinin Belirtileri
Büyüme geriliğinin ilk belirtisi bebeğin/çocuğun ayına uygun kilo artışı gösterememesidir. Her ay yetersiz kilo alan çocuk bir süre sonra yaşı ve cinsi için belirlenmiş normal sınırların altına düşer. Bu durumda da zayıflık veya bizim ifademizle akut beslenme yetersizliği gelişmiş olur. Buna neden olan faktör daha da uzun süre etkisini sürdürürse bu defa çocuğu boy uzama hızı azalır. Bebek/çocuk standartların altıda uzunluk artışı gösterir. Süreç uzadıkça boy uzunluğu da çocuğun yaşı ve cinsine göre belirlenmiş standartların altına düşer. Buna da boy kısalığı diyoruz. Sonuçta çocuğun hem yaş ve cinsine göre boyu kısa, hem de boyuna göre vücut ağırlığı geri kalmış olur. Büyüme geriliğini iki önemli bulgusu vardır: Zayıflık ve boy kısalığı. Ancak bu her iki durumda bir anda gelişmediği için, büyüme parametrelerinin yakından takip edilmesi durumunda (büyümenin izlenmesi adı veriyoruz) büyüme geriliği erken tanımlanır. Erken tanı her hastalıkta olduğu gibi büyüme geriliğinde de çok önemlidir. Sorunlar derinleşmeden sebep belirlenip tedavi edilirse çocuğa genetik potansiyeline uygun büyüme fırsatı verilebilir. İşte tüm bu nedenlerle sağlam çocuk muayeneleri veya büyümenin izlenmesi yaklaşımları ihmal edilmemelidir.